Çene kistleri, diş yapıları ile ilgili olabilecekleri gibi, tamamen farklı bir kökenden de ağız içi epitel gibi kaynaklanabilirler. Genellikle belirti vermemekle birlikte, diş ve/veya dişetine ait sorunlar, ağız içine akıntı, kötü tat ve koku, çene veya diş kenarlarında dudak veya dille fark edilen ağrısız şişlikler sık karşılaşılan şikayetler olarak bildirilmektedir. İleri olgularda ise trismus (ağız açamama) , sinirde his kaybı ve patolojik kırıklara rastlanabilmektedir.
Kistlere ilk yaklaşımda, radyolojik olarak panoramik röntgen çekilmektedir. Bilgisayarlı tomografi kemikteki genişlemeyi, yıkımı, anatomik noktalara (sinüs, mandibuler sinir) yakınlığını belirlemede çok yardımcı olmaktadır. Olguların çoğunda radyolojik inceleme tanı koydurucu olmaktadır. Kistin yerleşim yeri, sınırları, şekli, içeriği, yoğunluğu, diş(ler) ile olan ilişkisi tanı için dikkat edilmesi gereken noktalardır. Tanıda zorluk çekilen vakalarda ise lezyondan biyopsi alınması gerekmektedir.
Kistler cerrahi olarak tedavi edilirler. Tedavi seçenekleri arasında drenaj, marsupyalizasyon, küretaj, enükleasyon gösterilmektedir. Diş kisti operasyonları zamanında yapılmaz ve kist uzun süre çene kemiğinde kalırsa çene kemiğinde ciddi bozukluklara neden olabilmektedirler. Bu sebeple tespit edilen kistlerin minimum süre zarfında cerrahi olarak çıkarılmaları gerekir; bu noktada 6 aylık düzenli kontroller çok önem taşımaktadır.